Gelde İsyan Etme


Kadına kalkan el kimin? Milyonlarca yurttaşın benim gibi, 28 Şubat 2008 günü TV'lerin akşam haberlerini hayretle, şaşkınlıkla ve nefretle izlediğini, buna karşılık, bu ülkede yaşamayan veya bu ülkede yaşananlardan bihaber olan, yada bihaber olmak için özel çaba gösterenlerin, tıpkı Davos'taki Second leydi Erdoğan gibi duygulandığını, göz yaşlarını gizlemeye çalıştığını düşünüyorum. Çünkü, Başbakan Erdoğan, 28 Şubat anti-demokratik post modern darbenin yıldönümünde Batman ilinde yaptığı seçim mitinginde, ' kadına el kaldırılır mı, hangi töre de var, hangi vicdanda var, hangi hukukta var, kadınlara kadın üzerinden şiddet uygulanır mı?' mealinde sözler söyledi. Evet, kadına el kaldırılmaz, elde tutulan Cop ile vurulur (!), Cop ile vurma emri veriler (!). Evet, kadına el kaldırılmaz, gaz bombası atılır (!), gaz bombası atma emri verilir(!). Evet, kadına el kaldırılmaz, silah sıkılır (!), silah sıkma emri verilir(!). Ortada bir yalan, yada bir takiye var. Başbakan olduğunuz dönemde, İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de demokratik üniversite isteyen kız öğrencilerin, açız diyen kadın memurların, aldıkları cop darbelerinden sonra güvenlik güçleri tarafından saçlarından tutularak sürüklenişini daha önce de sık sık izledik. Siz değil misiniz? 2006 yılı Mart ayının sonlarında 'kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacaktır' sözünü söyleyen. Bu talimatınızdan sonraki 3 gün içinde sadece Diyarbakır'da 7'si çocuk 10 kişi, güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Daha on beş gün önce, yine Batman da, güvenlik güçleri tarafından coplanan bir kadın yerde kıvranırken 'anne kalk, anne kalk ' diyen 4-5 yaşındaki çocuğun çaresizliği televizyonlarda ibretle izledik. Düşmanlık dahi mertçe olmalıdır. ABD, Avrupa, Türkiye'de izlemiştir mutlaka. Ancak, izlememiş görünürler. Onlar için çıkar önemlidir. Kürt'ün insani hakları onların ilgi alanına girmez. Hukuk Kürt'ler için lüks(!). Ancak, Kürt'ler de izlediler. Unutmaları mümkün değil. Cevabını oylarıyla vermeye yeminlidirler. Na-mertlerin yönetiminde yaşamayı hak etmiyorum. Yaşamak istemiyorum da. Adalet ve Kalkınma partisi acilen bir arayışa girmelidir. Çünkü söylediklerini kısa bir süre sonra unutabilen bir genel başkanları var. Unutkanlık bir hastalıktır. Unutkanlık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastalık tedavi edilmez ise, bütün bedene yayılır. Ve arkasından ölüm gelir. Kamu emekçileri sendikal mücadelesinde bulunurken tanıştığım ve dostluklarını benden esirgemeyen yetkin psikiyatristleri bilirim. Siyasi parti mezarlığında A'dan P' ye kadar çeşitli harfler ile tanımlanan çokça kabir bulunur. 'Kadına kalkan elin kime ait 'olduğu hususunda Parti başkanı Tayip Erdoğan ile hesaplaşmak istiyorum. Siyasetçi değilim, alanlarda hesaplaşmak mümkün değil. Öbür dünyaya (ahiret) kadar beklemek istemiyorum, çok geç olur. Mahkemede yüz yüz olabilir. Karar sizin sayın Erdoğan.

0 yorum:

Heval

Kurdish Music