Şerefsiz Mehmet Betiner


Şu maskaraya da bakın


'Maskara' kim?

Mehmet Metiner...

Köftehor bu satırları yazdığımız için bıyık altından sinsi sinsi gülüyor. Bir hakaret davası açıp, para kazanacağını düşünüyor.

Avucunu yalar.

Maskara sözcüğü, benim dilimde, asıl anlamıyla kullanılır, mecazi olmayan, asıl anlamıyla ve etimolojik kökeni bakımından mask ara demek 'maskeli' demek. Hakaret değildir... Vaktiyle İstanbul'da paskalya günlerinde sokaklara dökülen yüzü gözü boyalı kimselere 'maskara' denirdi. Ahmet Rasim'in kitaplarında bu Pera maskaralarından sitayişle söz edilir, onların maskaralıkları pek güzel tasvir edilir... Mehmet Metiner'e, bu sözcüğün daha sonra kazandığı ve 'şerefsiz, haysiyetsiz, aşağılık' gibi anlamlarıyla değil, tam da onun hakettiği asıl anlamında maskara diyoruz. Yani demek istediğimiz Mehmet Metiner'in suratı paskalyada sokaklara fırlayanların suratları gibi bin bir boyayla maskelenmiştir. Onu görenler, gördüklerinin Mehmet Metiner'e ait bir surat mı, yoksa binbir surat mı olduğunu anlayamazlar...

Özgür Gündem geleneğinden gelen gazetelerde 'danışmanlık' yapmıştır. HEP geleneğinden gelen partilerde Genel Başkan Yardımcısı olmuştur. Erbakan'ı eteklemiş, Tayyip Erdoğan'a temennah çakmıştır. Barzani'yi savunurken, Kerkük'e el koymak isteyenlerle bin bir ilişki içinde atmadığı takla kalmamıştır.

Maskara Mehmet Metiner'e biz neden hakaret edelim? Kendi hayatı ona hakaret ediyor. Bizim gazetenin danışmanı Mehmet Metiner, Bugün yazarı Mehmet Metiner'e basıyor gamatayı... Derken HADEP'li Mehmet Metiner AKP'li Mehmet Metiner'e, Erbakancı Mehmet Metiner Tayyipçi Mehmet Metiner'e ağıza alınmayacak bütün sıfatları yakıştırıyor.

Allah insanı, kendi kendisine hakaret edecek duruma getirmesin... Şu dünyada herhalde günahların en büyük kefareti bu olsa gerek... Düşünebiliyor musunuz, Mehmet Metiner aynaya bakıyor ve 'haaak tuuuu' diyerek kendisine ait, dün bir başka boyaya boyanmış bin bir suratından birisine tükürüyor...

Böyle olduğu için de biz ona hakaret etmiyoruz... Edemeyiz... Hangi suratına bakarak hakaret edeceğimizi bilemediğimiz için hakaret edemeyiz. O nedenle Maskara Mehmet Metiner dediğimiz zaman biz hakaret etmeyiz de, neden hakaret edemediğimizi izah etmiş oluruz...

Bu çok yüzlü, yani maskara Mehmet Metiner ise, aynaya her baktığında bir başka suratına tükürdüğü için, önüne gelene hakaret etmeye de alışmıştır...

Çarşamba günü yazdığı yazı DTP'ye hakaret eden bir yazı...

Hakaret daha başlıkta dile gelmiş: 'DTP yalan söylüyor'muş! DTP'ye yalancı diyor.

Kim diyor?

Maskara Mehmet Metiner diyor...

Der... Ömrü binbir kılıkla, binbir suratla kendi kendisine yalan söylemekle geçmiş bir insan, elbette dün övdüğüne bugün sövecek, bugün sövdüğüne yarın övgüler düzecek... Örneğin şu anda her kim bizim maskara Mehmet Metiner'e efendilik ediyorsa, emin olun ki, o yeni efendisi de onun 'DTP yalan söylüyor' derken de yalan söylediğini düşünmektedir. Kendi kendisine bile yalan söyleyen yalancı 'DTP yalan söylüyor' dediğinde, biz bu sözün yalan olduğunu hemen anlarız ve aslında bunun tersinin doğru olduğunu yani 'DTP'nin doğru söylediği' sonucuna varırız.

Bu maskara Mehmet Metiner, daha başlığında yalan söylediği yazısında şöyle bir şeyler yazmış: 'İddiam odur ki, PKK'nın silahlı gücü ve dayatması olmazsa, DTP hiçbir şekilde Kürt halkından bu kadar oy alamaz... Aksini iddia ediyorlarsa, silahların sustuğu, tehdit ve yıldırmaların olmadığı bir ortamda seçime girsinler de, boyunlarının ölçüsünü alsınlar derim...'

Vay vay... Nasıl da desteksiz atmış bin bir suratlı, yani maskara Mehmet Metiner... Nasıl da boyundan büyük laflar etmiş...

İddiası şuymuş: PKK'nin silahlı gücü ve dayatması olmazsa, DTP hiçbir şekilde Kürt halkında bu kadar oy alamazmış...

Bir de meydan okumuyor mu, güler misin, ağlar mısın? Şöyle: DTP PKK'nin silahlarının susturulduğu bir ortamda seçime girsin de boyunun ölçüsünü alsın!...

Maskara Mehmet Metiner'e Kürtler şöyle demez mi şimdi: 'TSK'nin silahlı gücü ve dayatması olmasa, AKP Kürt halkından 2002'de aldığı emanet oyların binde birini bile alamaz. Siz askerlerinizi, özel harek‰tçılarınızı, yani 250 bin kişilik ordunuzu ve 70 bin korucu ile sayısı belirsiz itirafçınızı, tetikçinizi, muhbirinizi susturun, onlar da 5 bin gerillayı sustursun, bir seçim yapılsın... Herkes boyunun ölçüsünü alsın...'

Böyle bir seçimde ne olurdu?

Ne olacak, maskara Mehmet Metiner yüzündeki güncel maskeyi atar, eski suratına yep yeni, daha önce hiç kullanılmamış, o nedenle kimsenin bilemeyeceği ekzantrik bir maske takar, elinde bir dilekçe bir de makale DTP'nin kapısında sabahın köründe nöbete dururdu.

Elindeki dilekçe 'Milletvekili aday adaylığımın kabulünü istirham ederim' diye biten bir dilekçe olurdu.

Elindeki makalenin başlığı ise daha on metre uzaktan okunurdu: 'AKP yalan söylüyor!'...

Ve bu yeni Mehmet Metiner, iddia ediyoruz ki, silahların karşılıklı sustuğu koşullarda yapılacak olan seçim ortamında, 'DTP yalan söylüyor' başlıklı yazıyı yazan Mehmet Metiner'in suratına tükürecek...

Maskaranın, yani 'binbir suratın' trajedisidir bu yazdığımız Mehmet Metiner öyküsü...

MUHİTTİN CEMİL

0 yorum:

Heval

Kurdish Music