Kürtçe Kelimeler

C, c cacir ceviz içi bal karışımı bir yiyecek
cahş 1. sıpa. 2. işbirlikçi, hain.
camêr centilmen, cömert
camûs manda
can can
canbaz 1. akrobat. 2. hayvan alım satımcısı.
canberî karides
candar canlı
canecan samimi, içten
cangorî şehit, fedai
canî tay
canik canan
cankûş hıristiyanları kiliseye çağıran kimse
car kez, sefer, misli, kat
cara paşîn son defa
cara pêşîn ilk defa
cardin yine, yeniden
carinan bazen, ara sıra
carûd kül ve toz küreği
catir kekik otu
caw bez, kumaş
cawbir makas
cawî elti
cawker bez dokuyucusu
cax korkuluk
cazû cadı, kurnaz veya hileci kadın
ce arpa
ceban mezarlık
cebar kırık çıkıkçı
cebilxane cephane
cebirandin kırık ve çıkıkları kaynaştırmak
cebirîn kaynaşmak
cedel tartışma
cedew hayvan omuzunda meydana gelen yara
ceh arpa
cehdasî taneleri arpaya benzeyen daha küçük bir bitki
cehimîn gebermek, defolmak
cehter kekik otu
cejn bayram
cejnane bayramlık
celaqî iyice koyulaşıncaya kadar kaynatılan pekmez
celebdar koyun taciri
celew gem
cem yan, yanında
cemawer kitle, ahali
cemed buz
cemedanî bir tür sarık
cemidandin dondurmak
cemidî donmuş
cemidîn donmak
cemser kutup
cenbelî içimi sert tütün
cendek ceset
ceng savaş, harp
cengawer savaşçı
cengîn savaşmak
cênik favori, şakak
ceqin bir günlük yürüyüşle alınan mesafe
cercer çırçır
cerd baskın, saldırı
cerde korsan, şaki
cerg karaciğer
ceribandin denemek, sınamak
ceribîn denenmek, sınanmak
cew kırpma makası
cewêlek lümpen
cewî çam sakızı
cewrik enik
cêwtik deri kese
cêz çeyiz
cîgir vekil
cigur bir mesire günü
cih yer, mekan. "di cih de" uygun, yerinde. "Di cih de çû!" Hemen gitti. "Cihê daxê ye." maalesef, üzgünüm.
cîhan dünya
cîhanî dünyalı
cihê ayrı, farklı, değişik
cihê şanaziyê onur verici
cihêreng özgün, farklı
cihêtî farklılık, değişik
cihû yahudi
cil elbise, giysi
cildank elbise dolabı, gardrop
cilşok çamaşırhane
cinaq lades
cînavk zamir, adıl
cincilî saf su
cindê azize, güzel
cindî yakışıklı, alımlı, aziz
cineh ucu kalın sopa
cinêkirin pamuk toplamak
cinên küçük bahçe
cir sohbet, görüşüp konuşma
cîran komşu
cîrantî komşuluk
cis kireç
cisane kireç ocağı
civak toplum
civakî toplumsal, sosyal
civaknas sosyolog
civaknasî sosyoloji
civandin toplamak, biriktirmek
civat topluluk
civîn toplantı.
civîna çapemeniyê basın toplantısı
ciwan genç, güzel, yakışıklı
ciwanî gençlik
ciwanik bayan, hanımefendi
cîwar yöre, bölge, mekan
cixirandin kışkırtmak, tahrik etmek
cixirîn tahrik olmak
ciyawaz farklı, ayrı, değişik
ciyawazî farklılık, ayrılık
co kanal, ark
cobar dere
cok kanal, ark
col karışık, heterojen
computer bilgisayar, computer
conega tosun, dana
cot çift
cotbûn çifteşmek
coşandin coşturmak
coşî coşku, heyecan
coşîn coşmak
cotkar çiftçi
cotkirin çift sürmek
cûbirk cırcır böceği
cuda ayrı, farklı
cudahî farklılık
cudaxwaz ayrılıkçı
cûm sakız
cunûtin ıslak toprak
cur bi cur türlü türlü
cure tür, çeşit
cûrnik kar sularının biriktiği kaya üstü çukurcuklar
cûtin çiğnemek
cuwar yem torbası












Ç, ç çak iyi hoş
çakbûn iyimser, hoşörülü
çal 1. çukur. 2. kuyu.
çalak faal, aktif, atik
çalakdar eylemci
çalakî eylem, etkinlik
çalkandin çalkalamak
çalkirin gömmek
çand kültür
çandî kültürel
çandin ekin ekmek, fidan vb. sebze dikmek (ekmek)
çandinî ziraat
çandiyar ziraatçı
çap matbacılık, baskı, basım
çapbûn basılmak
çapemenî basın
çaper yazıcı, printır
çapger matbaacı
çapkirin basmak
çapxane matbaa
çarbûn meydana gelmek, oluşmak
çarçek silahşör
çarçîk bataklık
çarder kapı çevçevesi
çarenûs 1. kader, yazgı. 2. akubet
çareserbûn çözülmek
çareserî çözüm
çareserkirin çözmek
çarîn dörtlük
çarkirin meydana getirmek
çarmedor dört taraf
çarmêrkî bağdaş oturma şekli
çarnikar dört taraf
çarpîne mecazi anlamda döenek, kaypak
çartaq çardak
çartek dört dörtlük
çartıl tırmık
çarwe parmaklara takılarak çalınan araç
çav göz
çavbeloq patlak gözlü
çavberdan göz koymak
çavbirçî aç gözlü
çavdêrî gözlem, izlenim
çavdêrxane gözetimevi
çavfireh cömert, eli açık
çavî bölme, gözenek, gişe, hücre
çavînîbûn nazara gelmek
çavînîkirin nazar etmek
çavkanî kaynak, kaynakça
çavlêbûn gözü olmak, gözetlemek
çavlêgerandin gözden geçirmek
çavnebar kıskanç
çavnebarî kıskançlık
çavnêr gözlemci
çavpêketin 1. gözüne ilişmek. 2. ropörtaj.
çavqîçkirin göz kırpmak
çavqurcandin göz kırpmak
çavsivik hor gören
çavsor zalim, gözü kan bürümüş kişi
çavteng cimri, pinti
çavşûjin çekik gözlü
çaw yaş ağaç, çubuk
çawa nasıl
çawanî nitelik
çax vakit, dönem
çay çay
çaydank çaydanlık
çayger çaycı
çayxane çay evi
çê iyi
çêbûn olmak, oluşmak, düzelmek
çêbuwar suni, yapay
çêj tat
çêjandin tatmak
çêjdar lezzetli, leziz
çek silah
çekbend yelek
çekdar silahşör, militan
çêker yapıcı, tamirci
çêkirin yapmak, oluşturmak, tamir etmek
çêl kaya
çêlek inek
çeleng yakışıklı, görkemli, atik, cesur
çelik yavru, civciv
çelitîn bir şeyin kabuğunun soyulması
çêlkirin sözetmek, bahsetmek
çelqîn çalkalanmak
çelûs çok soru soran, ısrarcı
çelziman çok konuşan, geveze
çem nehir
çemandin eğmek, bikmek
çembil kulp, sap
çemçûr yaprak biti
çemçûs cimri, pinti
çemîhanî dutluk
çempal büyük yük üzerine konan küçük yük
çençûz cimri
çend kaç, birkaç. "çend zarok." birkaç çocuk.
çendînî nicelik
çenebaz geveze
çeng 1. avuç. 2. kulaç.
çênî kuş yemi
çep 1. sol. 2. solak.
çepel pis, kirli
çeper siper, mevzi
çepgir solcu
çepik alkış
çepiklêdan alkışlamak
çepil dirsek ile omuz arası kısmı.
çeprast çapraz, çapraşık
çeqçeqok 1. değirmen taşının ayar çubuğu. 2. mantar tabancası.
çeqene sedir ağacına benzer bir ağaç
çêr küfür, sövgü
çêrandin otlatmak
çêrbaz küfürbaz
çêre ot
çêregeh otlak, mera
çêrek küfürbaz
çêrîn otlanmak
çerixîn kendi ekseni etrafında dönmek.
çêrlêkirin küfüretmek, sövmek
çerm deri
çermesor kızılderili
çêrt kuş dışkısı
çerx 1. çark. 2. kalem tıraşı.
çerxetûn tava
çespandin ispat etmek, saptamak
çêtîkirin parçalamak
çetir daha iyi, tercih edilir
çewal çuval
çewsandin sindirmek, ezmek
çewsîner baskıcı, zorba
çewt yanlış
çewtî yanlışlık, yanılgı
çexer ayak
çêyî iyilik
çi ne. "Çi bû?" Ne oldu?
çiçik insan memesi
çiftexas patiska
çîk 1. kıvılcım, pırıltı. 2. şey, yani anlamında sözcük.
çikandin 1. suyu kesmek veya kurutmak. 2. ağaç, direk vb. dikmek.
çiksayî açıkmavi gök, bulutsuz
çil kırk
çîleçep zikzaklı dağ yolu
çilek obur, pisboğaz
çilemîn kırkıncı
çilfis aşıran, çırpan
çilfisandin aşırmak, yürütmek
çilîçilî yarasa
çilizîn eşya veya yiyecek dilenmek, otlanmak
çilm sümük
çilmisandin soldurmak, pörsütmek
çilmisî solgun, soluk
çilmisîn solmak, pörsümek
çilmo sümüklü
çilo 1. nasıl? 2. yaprakları dökülmeden kesilen ve daha sonra kurutulan ağaç yaprakları veya dalları.
çîm bacak
çima neden?, niçin?
çiman bir şeyin bir parçasının kesilmesi anlamında fiil.
çimkî çünkü
çîn 1. desen, nakış, oya. 2. sınıf.
çînayetî sınıfsal
çinîn 1. biçmek. 2. nakşetmek.
çîp baldır
çipîsk fiske
çîqal zayıf, cılız
çiqas ne kadar?
çiqinî kabız
çiqinîbûn kabız olmak
çira çıra, lamba, fener, fanus
çirandin yırtmak, mecazi anlamda palavra atmak.
çirçîrok masal
çîrik meyvaların kurutulmuşu
çirikandin hallaçlamak
çirikvan hallaç
çirîn yırtılmak
çirk saniye
çîrok masal, öykü
çîrokbêj masalcı
çîroknivîs öykü yazarı
çirûsîn parıldamak, parlamak
çirûsk kıvılcım, parıltı
çirxatkirin değirmeni durdurmak
çît bir yazma türü
çiv dolambaç, dolambaç, zikzak
çivan kaytarmak, kıvırmak
çivîk serçe
çiya dağ
çiyakêş dağcı
çîz at sineği
çizirîn sızmak
ço çubuk, deynek
çogan deynek, baston
çolbir kestirme yol
çolik hela
çolistan çöl, kır
çong diz
çop gasp
çopandin gasp etmek
çopîk ahmak
çoqil ayak
çors patavatsız, kaba sapa
çortan kurutulmuş çökelek
çov çubuk, deynek
çûk serçe, bıldırcın vb. kuşlar
çûle halkı güldüren
çûn gitmek, gidiş
çûr kumral
çûyîn gitmek, gidiş

0 yorum:

Heval

Kurdish Music